Yıllarca emek verdiğiniz, sosyal medyada büyüttüğünüz veya e-ticaret sitelerinde satış rekorları kıran markanızın, bir sabah başkası tarafından tescil edildiğini öğrendiniz. Hatta belki de karşı taraftan "Markamı kullanmayı durdurun" diye bir ihtarname aldınız. Bu senaryo, özellikle e-ticaret dünyasında sıkça karşılaşılan bir kâbustur. Ancak hukuken çaresiz değilsiniz.
Türk hukukunda "ilk gelen alır" prensibi geçerli olsa da, bu kuralın çok güçlü bir istisnası vardır: Kötü niyet ve gerçek hak sahipliği.
Bu yazımızda; markanızın başkası tarafından tescil edilmesi durumunda başvurabileceğiniz Marka Hükümsüzlüğü Davasını, kötü niyetli tescilin (marka trollerinin) nasıl iptal edileceğini ve Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) kapsamındaki haklarınızı tüm detaylarıyla inceledik.
Marka hükümsüzlüğü; tescil edilmiş bir markanın, mahkeme kararıyla sicilden silinmesi ve hukuki varlığının geriye dönük olarak (ex tunc) sona ermesidir.
Yani, mahkeme hükümsüzlük kararı verdiğinde, o marka sanki hiç tescil edilmemiş gibi kabul edilir. Bu durum, markayı haksız yere tescil ettiren kişinin, o zamana kadar elde ettiği tüm haksız avantajları kaybetmesi anlamına gelir. Hükümsüzlük davası, genellikle markanın gerçek sahibinin haklarını korumak veya haksız rekabeti önlemek amacıyla açılır.
https://www.lexadahukuk.com/marka-ve-patent-hukuku
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 25. maddesi ve devamında hükümsüzlük halleri sayılmıştır. Uygulamada en sık karşılaştığımız sebepler şunlardır:
Bir kişinin, markayı kullanma amacı gütmeden; sadece asıl marka sahibine satmak, şantaj yapmak veya ticari faaliyetini engellemek amacıyla tescil ettirmesi kötü niyet olarak kabul edilir.
Örnek: Yurt dışında popüler olan bir markayı Türkiye'de henüz tescil edilmemişken kendi adına tescil ettiren bir distribütör veya rakip firma, Yargıtay kararlarına göre kötü niyetlidir.
Siz markanızı tescil ettirmemiş olsanız bile, eğer o markayı ticaret hayatında yoğun bir şekilde kullanmış ve ayırt edici hale getirmişseniz, "Gerçek Hak Sahibi" sıfatını kazanırsınız. Başkası bu markayı tescil ettirse dahi, önceki kullanım hakkınıza dayanarak hükümsüzlük davası açabilirsiniz.
https://www.lexadahukuk.com/e-ticaret-hukuku
Tescilli bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer bir markanın, aynı veya benzer mal/hizmetler için tescil edilmesi hükümsüzlük sebebidir. Tüketicinin bu iki markayı karıştırma ihtimali (iltibas), davanın temel dayanağıdır.
Marka hükümsüzlüğü davalarında en çok merak edilen konu zamanaşımı veya hak düşürücü sürelerdir.
Kural olarak; markanızın taklit edildiğini veya haksız tescil edildiğini bildiğiniz halde 5 yıl boyunca ses çıkarmazsanız, "sessiz kalarak hak kaybına" uğrarsınız ve artık hükümsüzlük davası açamazsınız.
Eğer karşı tarafın tescili "Kötü Niyetli" ise, 5 yıllık süre kuralı İŞLEMEZ. Kötü niyetli tescillere karşı, marka 10 yıl önce tescil edilmiş olsa bile her zaman hükümsüzlük davası açılabilir. Bu, hakkını arayanlar için en güçlü hukuki silahtır.
Marka hükümsüzlüğü davasını; markanın gerçek sahibi olduğunu iddia edenler, zarar gören rakipler veya Cumhuriyet Savcıları açabilir.
Görevli Mahkeme: Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi (FSHHM).
Yetkili Mahkeme: Davalının yerleşim yeri mahkemesi veya davanın açıldığı tarihte sicilde kayıtlı olan marka sahibinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin bulunmadığı illerde (Örn: Sakarya'nın bazı ilçeleri veya çevre iller), bu davalara Asliye Hukuk Mahkemeleri, FSHHM sıfatıyla bakar.
Özellikle e-ticaret yapan müvekkillerimiz için dijital ayak izleri en büyük delildir. "Ben bu markayı o tarihten önce kullanıyordum" diyebilmek için şu deliller mahkemeye sunulmalıdır:
E-Ticaret Kayıtları: Trendyol, Amazon, Hepsiburada mağaza açılış tarihleri ve satış dökümleri.
Sosyal Medya: Instagram veya Facebook'ta yapılan ilk paylaşımların tarihleri.
Alan Adı (Domain): Web sitesi tescil tarihleri (whois kayıtları).
Faturalar ve Kataloglar: Marka isminin geçtiği eski tarihli faturalar, broşürler ve reklam çalışmaları.
Marka hükümsüzlüğü davası ne kadar sürer? Davanın karmaşıklığına, bilirkişi incelemelerine ve mahkemenin iş yüküne göre değişmekle birlikte, yerel mahkeme süreci ortalama 1.5 - 2 yıl sürebilmektedir. İstinaf ve Yargıtay süreçleri bu süreye dahil değildir.
Hükümsüzlük davası ile tazminat alabilir miyim? Hükümsüzlük davası sadece markanın sicilden silinmesini sağlar. Eğer karşı tarafın markayı kullanımı size maddi/manevi zarar verdiyse, ayrıca Maddi ve Manevi Tazminat Davası açarak zararlarınızı talep edebilirsiniz.
Tescilsiz marka kullanmak suç mu? Markayı tescilsiz kullanmak suç değildir. Ancak markanızı korumasız bırakır ve başkalarının (marka trollerinin) tescil etmesine açık kapı bırakır. Bu yüzden en güvenli yol, ticarete başlarken tescil başvurusunu yapmaktır.
Marka tescili ticari hayatın zırhıdır; ancak bu zırh kötü niyetli kişilerce çalınmışsa, hukuki yollarla geri almanız mümkündür. Özellikle "kötü niyet" faktörünün varlığı, davanın seyrini tamamen lehinize çevirebilir.